Yazmaya başlamak

21.10.2011 20:23

Her zaman yazı yazmak isterim, ancak beni bundan vazgeçiren şey, giriş cümlesini bir türlü bulamamam olur. Bakın şimdi de öyle oldu. Kalemi ve defteri büyük bir heyecanla elime aldım, ancak yaklaşık on-on beş dakika nasıl başlasam diye düşündüm. Sonunda korkularım ve eksikliklerim üzerine gitmek gerektiğine karar verdim. Evet, yazıma girişim bu kadar. Umarım hoş olmuştur. 

Yazılarımı okuduktan sonra kendimden nefret ederim. Nasıl bu kadar kötü olduğuma şaşırıp üzülürüm. 
Ben hep mutsuz olduğum zamanlarda yazıyordum, oysa onları daha sonra okuyunca gülmekten kırılıyorum. Başkalarına da okutuyorum gülsün diye, işe yarıyor. Ama benim amacım yazılarımda güldürmek değil. Neyse olsun. Zaten asla attığım yeri vuramam ben...

Yazmaya karar verdiğimde birkaç şey tasarlamıştım. Şimdi unuttum onları. Aslında yazarken tasarladığım şeye sadık kalamam. Yazılarımda nereden girip nereden çıkarım, bilemem. Bazen çok güzel yazdığımı zannederim. Son cümlemden sonra “Vay canına!” dediğim olmuştur. Ama hep yırtarım yazdıklarımı, günlüklerim dahil. Evet, maalesef ki şu yeryüzünde bana ait herhangi bir yerde herhangi bir yazım yok. Tabii sınav kâğıtlarım hariç. Off, içime dokundu! Hayır, hayır, şimdi hatırladım… Lanet olsun ablama yazdığım mektuplar var. Çok tuhaf bunları düşünmem, bir o kadar da saçma. Gecenin ikisinde yeryüzünde, herhangi bir kâğıt parçasında, herhangi bir yerde yalnızca bana ait yazım var mıdır, diye düşünmeme anlam veremiyorum. Şimdi bunu neden düşündüğümü düşünürken, klasik bir düşünceyle devam ediyorum: Acaba şimdi kaç kişi bunu düşünüyordur? Acayip bir saatte, acayip bir şey yapıyor veya düşünüyorsanız, gerçekten çok ilginç buluyorsanız durumunuzu, sıra dışı bir şey yapmanın gururunu duyarsınız ve o an kaç kişiyle aynı şeyi yaptığınızı merak edersiniz. Evet, edersiniz. İtiraz yok! Oysa biliyorum, bu sorunun cevabı yoktur. Varsa da hiçkimse cevabı bulamamıştır. Acaba çok merak edip araştıran olmuş mudur? Yok artık! Bak yine yaptım, cevabı olmayan bir soru daha sordum. Oluyor böyle elimizde değil. Değil mi?

 

PATAK – Temmuz 2010 https://patlangac.blogspot.com