Onlar saç değil, bez!
“Onlar halka değil, fil!” üzerinden gideceğim bir konum var bu hafta (demek isterdim ama sanırım ay demem gerekiyor :)
Eminim kadın erkek çoğumuzun dikkatini çekiyordur. Dışarıda kapalı olan bayanların eşarplarının içindeki o muazzam şişkinlik.. Tabi işin iç yüzünü bilmeyen her insan “Kızda (kadında) ne saç var arkadaş!” diye düşünür. Kimse de onu ayıplamamalı bak kız örtmüş, bu da içindekini düşünüyo diye. Lisede bir erkek hocamız demişti ki: “O başörtülerinizin altından kocaman topuzlar yapmayın. Bunun insanlara verdiği mesaj şudur: Örtüyorum ama bunun içindekini bi bilsen. Bende ne saç var..” Hocam çok haklıydı. İnsan bakınca ne uzun saçı vardır diyo. O devasa kitleye bakınca bunu dememek mümkün değil zira. Peki olayın iç yüzü ne? Anlatalım. Öncelikle mevcut saç toplanır. Topuz yapılarak tokası takılır. Örtü bunun üzerine yapılsa doğal bir görüntü ortaya çıkacaktır. Lakin olmaz. Mevcut saçla yetinilmez. Bir yemeni alınır. Bir el içi boyutuna gelinceye kadar katlanır. Oldukça şişkin olan bu katlanmış yemeni yeterince şişkin olmamışsa bir yemeni daha alınır. O da aynı boya gelinceye kadar katlanır. (Ki genelde artık bir yemeni ile de yetinilmez, iki yemeni kullanılır.) Bunlar bonenin içine konulur. Sonra bu bone dikkatle, yemeniler topuz kısmına gelecek şekilde başa bağlanır. Ardından kimi arkadaşlar saçla, pardon yapay saçla baş arasında kalan bölgeye yastık mahiyetinde bi kumaş parçası daha katlayıp koyabilmektedir. Üzerine de örtü yapılır. Kimi kızlar vardır ki bakarsınız, bir homo-saphiens’in bu ebatta bir kafası olması mümkün değil… Açıklıyorum: Onlar zaten kafa değil, hatta saç bile değil. 2-3 tane katlanmış yemeni onlar. Peki örtünen insanların kafalarını bu hale getirmesinin sebebi nedir? Sorulara cevap olarak sunulan 3 cümle var: 1- Örtünün güzel görünmesi için böyle yapıyorum. (İyi de örtünün katalog çekimine mi gidiyorsun? Örtünün neden güzel görünmesi gerekiyor ki?) 2- Saçım kısa ya ondan. (İyi de her kapalı olan kızın saçının uzun olması gibi bir şart mı var? Yoksa erkeklerin senin saçını da uzun düşünmesini istemen gibi bir alt sebep mi?) 3- Ya sırf saçı toplayınca güzel olmuyo.. (Aslında en makulü bu. Sırf saçı toplayıp, onu da biraz özensiz toplayınca hörgüç gibi durabiliyo. Lakin bunun da yapay saç üretmekten ziyade bir çaresi var: Saçı özenlice toplayarak topuz yapmak.) Bence bizler daima doğallıktan yana olmalıyız.
Gelelim diğer baş şekillerine:
Türbe Başlar:
Ben onlara türbe kafa diyorum çünkü kafalarının üzerinde bir türbe ihdas ediyorlar. Alnın yukarısında kafatası bir müddet devam ediyor, lakin ondan sonra bir dağ, bir türbe, bir heybet ihdas oluyor. Bu şey kızın kafasıysa, küçükken susam sokağında izlediğimiz bir Edi ile karşı karşıyayız demektir. Yok eğer değilse, kız etrafında fatihalarla dönmemiz için bir türbe oturtmuş başına… Bir kaydırak yapsanız börtü böcek bilumum mahlukata eğlence alanı olur… Üstüne kar yağsa mahlukatın Uludağ’ı olur… Bir gün uzaylılar memlekete inse ilk bunlarla iletişim kurmaya çalışmazsa ben de neyim! (Efendim bunlar farklı bir tür. Kafa yapılarına bakınız. Demek bizden önce gelip aralarına karışmışlar. Plüton’dan olabilirler.)
Tezgahtar Başlar:
Bu modeli ilk ortaya çıkaran arkadaşlar bilumum mağazalarda tezgahtarlık mesleği icra eden arkadaşlar olduğu için tezgahtar baş diyoruz. Burada “tezgahtar” kesinlikle ve kesinlikle bir hor görme, tepeden bakma, aşağılama unsuru olarak kullanılmamıştır. Eşarbı dolama modeli Şulebaş’tır. Çünkü ilk o yapmıştır. O anlamda yani.. Bu modelin özelliği iğnenin ikametgâhıdır. İğne normal örtme biçimlerinde, örtünün kaymaması için tepeye bir adet takılması suretiyle kullanılır. Oysa bu modelde örtü normal olarak yapılır. Sonra eşarbın önü biraz geriye çekilir veee iğne başın en ön kısmında bir yere ikamet ettirilir. Eşarbın önü borsa tablolarında gördüğümüz grafikler gibi dik bir şekilde yükseliiiiiir ve sivri bir zirveden sonra düşeeeer… Arkadaşa önden bakınca sanki kafasında boşluktan bir kukuleta takmış gibi görürsünüz. Bir nevi dağ vardır kafasında. Ancak bu arkadaşların dağları örtünün çizgileriyle çizilmiştir. İçleri dolu değildir, fonları bonenin rengi ne ise odur. Yandan baktığınızda ise eşarpta muazzam bir katlanmışlık, şekilsizlik görürsünüz. Gelin görün ki bu model, kullanıcısına (hani havadan bir dağ ihdas olmuştu ya) yine havadan bir de hava verir. Bu arkadaşlarda bir havalı bakış, bir havalı yürüyüş vardır ki sormayın. Eşarptaki havadarlık, kullanıcısının tüm tavırlarına yansımıştır adeta. Örtülü tikilerin en favori modelidir. Altında çok dar bir kot pantolon görme ihtimali çok çok yüksektir ancak pardesü ile de kullananlara rastlanılmıştır.
Varoş başlar:
Bu örtü modeli kentimizin genelde varoş kesimlerinde yaşayan özellikle genç kızlarımızın kullandığı bir modeldir. Daha evvelde bahsedildiği üzre kocaman bir topuz ve bone takılır. Üzerine oyalı bir yemeni üçgen olarak katlanılarak örtülür ancak önü asla iğnelenmez. Daima ve daima açıktır. Takan kişi rüzgarda vs. örtüsünü kendisi kontrol etmek ister. Bu örtünmenin olmazsa olmaz iki tamamlayıcı unsuru vardır: Dapdar bir body (badi) ve yine dar ama uzun bir etek. Bu arkadaşlar da oldukça havalıdırlar. Oldukça havalı bir eda ile yürürler. Sanırım yine eşarbın havadarlığının yansıması olacak… Ha bir de ironik bir şekilde varoş baş modelinin muhafazakar/entelektüel/kadın çevresinde bir temsilcisi vardır. N.B. Karaca. Elbette o yemeni örtmez. Topuz büyüklüğüne de hiç dikkat etmedim ancak eşarbını tıpkı bu arkadaşlarımız gibi asla iğnelemez. Eh ona özgü tek bir kategori açamadığımızdan şekilsel açıdan en çok benzeyen bu kategoriye aldık:)
Ben aslında örtülü değilim ki, örtmedim ki, hani nerde eşarp, nerde nerde başlar:
Bu örtünme türünün iki çeşidi, bir değişmezi vardır. Değişmezi boğazlı dar bir kazak yahut bodydir. Modellerin ise biri eşarbın arkadan bağlanılması diğeri önden bağlanıp tamamen bodynin içine sokulmasıdır. Her ikisinde de eşarp sadece kulak hizasından başlayıp yarım daireden biraz fazlaca görünmesi suretiyle tüm dikkati giyilen elbiseye çekerek, örtülü olduğunu mümkün olduğunca kamufle etme amacı güder. Tv’ye konuk olarak çıkan kadınlar böyle yapar/yaptırılır. (Buraya bir parantez gerekiyor. Kazağın boğazı genişçe olduğunda onun üzerine eşarp yapma zor olduğunda bu model kullanılır. Kastımız bu uygulama değildir.)
Bu bir örtü değildir başlar:
Bu örtünme şekli Sn. First Lady’miz ile başlamıştır. Resepsiyonda hepimiz o bir örtü müdür, değil midir diye düşündük zira…
Ben bir mendil taktım başlar:
Bu örtünme şeklinde kızlarımız eşarp arkasını o kadar kısa bırakırlar ki başlarını her oynatışlarında boyunlarını görürsünüz. Arkadaşın verdiği imaj, ben zenginim, eşarbımın markası omurilik soğanımın yukarısında, beyincik hizamda, örtülü bir burjuvaziyim ve beni eşarbımın bu modelinden ayırdedebilirsiniz. Asıl önemsediğim şey hatlarımı gizlemek değil elbette. Öyle olsa boynumu gizlerdim. Asıl önemsediğim şey grubumun belli olması ve havalı görünmek.
Şimdilik bu kadar yeter.. Yeni modeller keşfettiğimizde, yahut hatırladığımızda elbette eklemelerde bulunma hakkımızı sabit tutuyoruz.. Bu yazıdan sonra hepinizin dışarı ilk çıkmanızda artık örtülülere bakışınızda bir kategorizasyona gideceğinize kalıbımı basarım:)