Namus Çatısı
Benim üçgen başörtü modeli vardı ya. Meğer onun bir adı varmış. Ben de kendimce tezgahtar baş falan demiştim. Yok. Çok daha asil bir adı var. Sıkı durunnn!
NAMUS ÇATISI! Evet evet. Namus çatısı.
Meğer o başörtüyü normal yapıp sonra geri doğru çekip iğneleyip meydana getirdikleri o sivri üçgen namuslarına diktikleri bir çatıymış. Benimki çatısız valla. Belediye imar verince namusuma kat atcam. Ondan yapmıyorum. Arkadaşlar bize bu kadar namus yeter demiş olacaklar ki çatılarını da yapmışlar:) Yalnız ne kadar baktıysam bu arkadaşlarda namus bacası tespit edemedim. Namuslarının içinde kimse yaşamıyo mu ki bacaları da tütmüyo:) vah vah…
En Nişanlı Ne Kadar Nişanlı
“Ve bizler… Bu nişanlılığımızın bir nişanı olarak çıktığımız tüm toplu mekanlarda, ellerimizi asla bırakmayacağımıza namusumuz, şerefimiz ve nişanlılığımız üzerine and içeriz.”
Yukarıdaki yemin, nişanlılık yemini diye tanımladığım, nişan törenlerinde hiç rastlayamasam da edildiğine emin olduğum yeminin tahmini metnidir.
Anlayacağınız nişanlılar hala sinirimi bozuyor. Geçen gün tramvaya binecekler. Tramvay gelmiş. Kapıları açılmış. Bunlar da aceleyle turnikeden geçecekler. Ne yaptıklarına inanamazsınız! Tutuşan eller asla açılmadı, sabit. Biri bastı akbili (diğer el asla açılmıyo)turnikeden karşıya geçti, ötekinin karşıya yalnız bir kolu geçti. Gerildi vücudu. O ona verdi akbili. Böylece öteki de bastı ve geçti. A vallahi pes dedim artık! Yuh dedim! (İkinci turnike anım olmasına rağmen, aynı şaşırmışlığı yaşadım yani)
Başka bi gün metrobüs merdiveninden çıkıyolar. Yalnız çok dar merdivenler. İniş-çıkış şeritleri tek kişilik. Abi önden çıkıyo, kızın eline öyle sıkı yapışmış ki çekiyo arkadan. Neden? Çünkü ya kız merdiven çıkmayı bilmiyosa, düşüverirse. Ya kızı o arada kaçırırlarsa. Ya kızın başka sevdiği varsa da o arada ona kaçarsa. Ya kızın babası, abisi görür de kızını alırsa. Falan falan falan.
Yani aslında ben metrobüse binip de akbilini basarken bir el sabit tutuşmuş, garip bi şekilde akbili birbirine aktarıp basan o çifti de gördüm ya. Bu memlekette hakkaten mizah yapılmaz. Ekstra çabanız olmuyor çünkü. Ancak anlatıcı oluyorsunuz.
Gelelim siyah hocanın fetvasına.
Geçen gün öğrencim şöyle bir şey anlattı. Hocam seda çok güzel ya. Ama napıyo. Erkek ona geliyo. Ben seni seviyorum diyo. Seda onu sevmiyo ama çıkıyolar. Ona her istediğini aldırıyo. Bana şunu al, bana bunu al. Seda diyorum, onu sevmiyosun, neden çıkıyosun, günah değil mi. O da bana, fena mı eğleniyoruz işte diyo.
Başka bir öğrencim ben parmağımda oynatcam diyo.
Başka bi öğrencim kız istemiyo ama erkek hep onun yanında dolaşıp ona her istediğini alıyo diyo.
Başka bi öğrencim….
Demem o ki yeni nesil kızların çıkmaktan anladığı her istediğini aldıracağı bir saf bulmak. Erkeklerin çıkmaktan anladığı, birçok kızla konuşup, onları yedirip, içirmek.
Efendim fetvalar, devirlerin koşulları göz önüne alınarak verilirler. Günümüz erkeklerinin hal ve gidişatına bakıldığında fetvamızdaki isabetliliğimiz kabul görmüş olur zira kızlar verdiğimiz fetva, kendileriyle dalga geçenlerle dalga geçmeleri sadedindedir.
Önemli not: Fetvanın şaka kısmını böylece bitirmiş olduk. Gerçek ise, onlara dinimizin öngördüğü şeyi, olduğu haliyle, çarpıtmadan aktarmış olduğumuzdur.