Hayat ve tavuk döner
Hayatın tüm yükünü taşırcasına yorgun ve bitkin bir halde oturdum ve dedim ki "bi yarım ekmek döner yapsana usta soğansız olsun",”ayran vereyimmi abime” dedi evet dedim.sonra tekrar daldım derin düşüncelere uzaklara bakarak yediğim tavuk dönerimi ayranla eş zamanlı olarak bitirdim ve kalktım,aklımda yine beni yiyip bitirircesine dolaşan duygular eşliğinde otobüs durağına doğru yürümeye başladım o an yürürken hayatın ne kadar karışık ve kalabalık olduğunun farkına vardım birbiri içine geçmiş insanların ve arabaların arka fonunda çalan ses ise korna,motor ve insan sesinden oluşan remix bir parça gibi geliyorken hayat gözüme,dar bir kaldırımda karşı istikametimden gelen birinin sağından geçmeye çalışırken karşı taraftaki yabancıda o tarafa yöneldi ve ikimizin arasında amaçsızca bir ikili mücadele oluşuverdi sanki benim ayağımda top var ve onu çalımlamaya çalışıyorum oda bir puyol bir maldını bir nesta ya bürünerek geçit vermek istemiyordu sağ gösterip soldan,sol gösterip sağdan geçme denemelerime karşı yinede bir sonuca varamamıştım.Ancak en sonunda Mahsun Kırmızıgülün “Hepimiz Kardeşiz”şarkısının sponsorluğunda ateşkes ilan edip yollarımıza devam ettik.Yine aklımda binbir düşünceyle zor zanaat otobüs durağına vardım herkes dağınık bir şekilde sinsice beklediği otobüs için pusu kurmuştu amaç ilk binen olup koltukların ve oturmanın zevkine doyasıya varmaktı,uzun ve sessiz bir bekleme içerisindeyken çoğu sabırsız insanların içinden küfürlü “nerde kaldı bu otobüs” serzenişleri cirit atıyordu nihayetinde beklenen otobüs uzaklardan görüldü bu arada dipnot olarak belirtmeliyimki yetişkin bir otobüs bekleyicisi birkaç milyar metre öteden otobüsün geldiğini keskin gözleriyle görebilir.otobüs durdu ve tarih derslerinde kitaplara konu olmayan ve bilinmeyen gizli kalmış olan dünyanın en büyük savaşı başlar,herkes kıç genişliğindeki kapıya doğru yüklenir bayanlar cinsiyetini fırsat bilerek etrafındaki koltuk avcılarını sapık muamelesine sokarak uzaklaştırır erkeklerse hayatları boyunca hemcinsine hiç yakın olmadığı kadar yakın olurlar bu anda“ittirmesene be kardesim” diye tepkisini gösteren insan ayakkabısıni bir kere bağlayan ve sonraki giyişlerinde ise ayağını ayakkabıya geçirmek için burun kısmını duvara vurarak giymeye çalışmış bir çocukluk dönemi geçiren bir insandır,”sıra var arkadaşım sıraya geçermisiniz lütfen diyen insansa öğretmeninin her sorusunda parmak kaldıran ve teneffüste futbol değilde kızlarla voleybol oynamış bir şekilde çocukluk dönemini geçirmiş insandır.Bu şekil karışıklık ve hengame içerisinde binildikten sonra otobüse ben yaşım gereği ve tecrübesizliğim nedeniyle ayakta kaldım ve yeniden pusu kurarak oturan birinin önünde bekleyip kurnazca inmesini bekledim ardından bilindiği üzere otobüs içerisindeki savaş son hızıyla devam ediyordu kimisi cep telefonuna dalmış savaşı görmezden geliyor kimisi ise onca karışıklığın içerisinde kitap yahut gazete okuyordu(fanatik) kimisi ise hayatta kalma derdine düşüp şoföre isyan bayrağını çekiyordu “kaptan daha nereye alacaksın sıkıştık burada”gibisinden laflarla.Ben ise tekrardan sonu gelmeyen düşüncelerimle hayatın monotonluğuna inat savaşırken düğmeye basıp iniyorum otobüsten,eve varıyorum televizyonun karşısına oturup yapmak zorunda olduklarımı düşünüp bu kısa hayatta neden istediğimiz ve dilediğimiz şekilde yaşamak varken sıkıldığımız ve yapmak istemediklerimizi yapıyoruz diye iç geçirip alıp başımı gidesim geliyor herkesi her şeyi geride bırakıp sizin olsun tüm otobüs koltukları diyip kapıyı vurup çıkasım geliyor ve tüm cesaretimi toplayıp ayağa kalktım kapının kolunu tutup açtım tam o sırada annem”dışarıya çıkıyosan gelirken iki ekmek al yemek hazır”dedi ve içimdeki alıp başını gidesi gelen ben’in bu klişeyle ağzı burnu kırıldı burnundan kan geldi ve iki ekmek alıp para üstüyle de sakız aldı.