Erdoğan-Bush ateşkes anlaşması
İki kanka arasında bir süredir ‘küresel düzeyde’ cereyan eden ‘posta koyma savaşı’ nihayet ateşkes antlaşması ile sonuçlandı. Antlaşma sırasında orada hazır bulunan ‘görünmez adam rindi’ den olup bitenleri dinliyoruz:
-bush: Well come Tayip. Ama haberin olsun kafam acayip bozuk. Öyle on milyon bin kilometre öteden ‘posta koyması’ değil. Hesap soracaksın ha, sor bakalım sorabiliyorsan.
-Erdoğan: Yahu geçelim şimdi şu hesap kitap işini, maliyeciler ne güne duruyor.bak benimle efendi konuş, ben buraya anlaşma yapmaya geldim. Alacağımı almadan nah şurdan şuraya adımımı atmam. Amma velakin kafamı da bozarsan ‘çekeeerr kapıyı gideeeriiiim’. ha bu arada, hoş bulduk.
-bush: Hadi Tayip bu gün iyi günümdeyim, bonkör günümdeyim. Biz pragmatistlerin yılda bir gün bonkörlüğü tutar, o da sana denk geldi. Hadi yine dört ayağının üstüne düştün, şeytan tüyü var sende Tayiiip.
-Erdoğan: Hadi oradan, benim şeytanla meytanla işim olmaz. Salihlerdeniz biz hamdolsun.
-bush: Tabi kankam, ben de öle demek istedim zaten. Dile benden ne dilersen.
-Erdoğan: Amerikan askerleri bir ay içinde Irak’ı terk edecek. Irak’ın yönetimi Türklere bırakılacak.
- bush: Yok ya! Dile benden ne dilersen dediysek okkadar da uzun boylu değil. Ama bidakka; petrol gelirlerinin yüzde doksanını bize, yüzde bilmem kaçını Iraklılara geri kalan bütün petrol gelirlerinin tamamı da size olursa bi düşünürüz yani, sonuçta ‘ö-lü-mü-ne kan-ka-yız’
-Erdoğan: Yoook yaaaa! Bu ne kankalık, bu ne bonkörlük, bu ne perhiz, bu ne hıyar turşusu. Neyse… İşte ilk isteğim, bölücü terör örgütü pkknın lider kadrosu tasfiye edilecek.
-bush: Okkeyyy.
-Erdoğan: Hamdolsun. İkinci isteğim, bölücü örgütün kampları dağıtılacak.
-bush: Okkeyyyy.
-Erdoğan: Hamdolsun. Üçüncü isteğim, pkknın lojistik desteği kesilecek.
-bush: Okkeyyy.
-Erdoğan: Hamdolsun. Dördüncü isteğim, Irak’ın kuzeyindeki örtülü siyasete izin verilmiyecek.
-bush: Okkeyy.
-Erdoğan: Hamdolsun. Beşinci ve son isteğim, istihbarat paylaşımı için bir iletişim ağı oluşturulacak.
-bush: Oookkeyyyy.
-Erdoğan: Hamdolsun. Eee şimdi gelelim senin isteklerine.
-bush: Benim isteklerim… Benim ihtiraslarım… Hiç bir söze sığmaz… Hiçbir şiire gelmez… Bir dünya, bir evren, yaşasın özgür dünya, hümanist dünya…
-Erdoğan: Yahu sen bugün yalnız bonkör gününde değil aynı zamanda romantik ve hümanist günündesin be.
-bush: Yüce tanrıya hamdolsun.
-Rindi: Bidakka bidakka. Gözlerim yaşardı şimdi.
-bush: Oh my God! Who are you?
-Rindi: Don’t speak! Pragmatiyyst,kapitaliyyst, emperyaliyyst.
-bush: Tayip, bu adam da kimin nesi!
-Erdoğan: Sorduğun soruya bak yahu. Senin ülken, senin evin. Ben mi bilecem bu adamın kim olduğunu. Fesüphanallah!
-Rindi: Benim adım Rindi. Müsaadenizle zatı alinize birkaç sorum olacak, acayip kafama takıldı, görünmeyeyim dedim ama dayanamadım işte: madem örgütün lider kadrosu teslim edilecek, lider kadro yok edildi mi örgüt de yok edilmiş demektir. İkinci madde ‘kampların dağıtılması’ ne anlama geliyor?
-Erdoğan: Aklının ermediği işe burnunu sokma.
-Rindi: Tamam bari şunu söyle: Kampları dağıtınca üçüncü madde ‘lojistik desteğin kesilmesi’ ne anlama geliyor? Boş kamplara mı erzak gidecek?
-Erdoğan: Kes gırgırı asabım bozuluyor haaa.
-Rindi: Eh son olarak illa soracağım bunu da: Bunlar bize ‘predator ve U-2’ uçakları ile istihbarat verecek ya, hadi yanlış istihbarat verirlerse. Malum bunu çok yapıyorlar, aha diyorlar, burada terörist var, yağdırıyorlar bombayı, bir de bakıyorlar ki, ölenler kadın ve çocuk… Sonra da sırıta sırıta, tüh be yanlışlık oldu demiyorlar mı. Yani şimdi bize de aha burada terörist var derler biz de yağdırırız bombayı, bir de bakarız ki ‘sivil kürtler’ ölmüş. Ne olacak?
-Erdoğan: Ne olacak, olan olmuş, ölen ölmüş, ölenle ölünmez; biz ne diyoruz; ölmek de yok, durmak da yok, yola devam.