Annemin mesajları
Annem, her Türk annesi gibi kendi halinde ama bir o kadar da şahsına münhasır bir kişiliktir. Karadeniz kadını oluşundan serttir mizacı. Duruşundan, önce bi Besmele çekersin, sonra ne isteyeceksen istersin. Genlerindeki Laz damarı tuttu mu öldür Allah laf anlatamazsın. Sert olmasının yanında aynı zamanda komik kadındır haa.. Espri falan nedir bilmez ancak doğal bir sempatikliği vardır. Şaka olsun, millet gülsün diye bir şey söylemez ama anlattığına gülerken işetir adamı. Bazen de saflığı tutar ki sorma, işte o zaman tadından yenmez… Öyledir yani…
Bu aralar teknolojiye takmış durumda. Orta yaş sendromu mudur tıpta böyle bişi var mıdır bilemem ama valide sultan baya bi sosyal medya canavarı oldu iyice. Hâlbuki eskiden böyle değildi bu kadın! Anlamazdı internetten falan. Son zamanlarda beni şaşırtıyor valla.
Seneler evvel iş görüşmesi için beni telefonla arayan birine e-posta adresimi verirken konuştuklarımı duydu. Sonra yanıma geldi “Senin evinde bilgisayar mı var?” dedi. “Yoo anne henüz almadım, niye ki?” dedim. “Meyıll mayıll bişiler dedin, bilgisayarın yoksa nasıl gönderecek o dediğini! Postacı maağğyıll getiriyor mu?” dedi ve ben o anda annemin teknolojiye göz kırptığını fark ettim. Neyse, durumu anlatmak biraz zaman aldı ve kadıncağızın kafası karıştı ama olsun öğrenmenin yaşı yoktur demişler.
Evdeki tüplü televizyon şutlanıp ELLSİİDİ (annemin deyimiyle) salondaki yerini alınca ve doğal olarak da 2500 kanal olunca, kadına gün doğdu. İzlediği programları evde denemeye kalktı işte o zaman biz hapı yuttuk sayın seyirciler! Tuvalet kâğıtlarının karton rulolarından bilmem neler yapmalar, küçük pet şişelerden abuk sabuk materyaller… Ev oldu çıfıtçı çarşısı!
Bir ara dünya mutfağına sardı, gördüğü yemekleri kendine göre uyarlayarak bizleri neolokal lezzetlerle tanıştırdı tabi! “Şarapla sotelemek lazımmış ama günah diye nar ekşisi koysam olur mu?” diye izlediği kanalı mı aramadı… Bizim miss gibi kıymalı patlıcan oturtma out, asma yatağında kuşkonmazlı levrek in oldu! Olan tabi garibim babamın barsaklarına oldu, adam cırcır oldu üç gün tuvaletten çıkamadı! Baktı dünya mutfağından fayda yok, hoopp eski usul haşlama patatesi dayadı adama…
Televizyonda görüp de denediği her yemeği, sanki kırk yıllık İtalyan aşçısıymış da somon fümesiz kahvaltıya oturmazmış edalarıyla bizim gırtlağımızdan sokmaya çalıştı tabi. Bizim suratların değiştiğini görünce de “Amann size de iyilik yaramıyo haa zıkkımın pekini yiyin gari!” diyerek özüne geri döndü.
Çağa ayak uydurma merakıyla akıllı telefona heveslendi. Hadi kırmayalım, alalım dedik. Ay demez olsaydık! “Bu DOKANMATIKK telefonun tuşları nerde?” dedi ve biz nasıl bir işin içine girdiğimizi o anda fark ettik! Nasıl kullanılacağını, nereden arama yapacağını, mesajın nasıl gönderileceğini milyon kez anlattık ama baktık olmuyor, tek tek kâğıda yazdık, şemalar şekiller çizdik.
Ve bomba…
Annemden gelen ilk mesaj: “saatkacoldunerdesıncabıkevegelbabankafanıkırcek”
Yemin ediyorum aynen bunu yazmış. Beş kere falan okudum sanırım anlayabilmek için. Sonra krize girdim gülmekten. Hem duruma hem de mesaja…
Allahımm yaaa hak mı reva mı bu şimdi bana yarebbim… Kendi elimde cellâdımın kılıcını bilemişim de haberim yok! Ben o kadar emek harcayayım, saatlerce bıkmadan usanmadan anlatayım, kadının bana attığı ilk mesaj bu mu olmalıydı! Ohh yooo….
Aldım elime telefonumu cevap yazdım anneme: “Annecim arkadaşlarla sinemadayız, film bitince geleceğim. Ayrıca boşluk bırakmak için 0 a bas olur mu tatlım. Öpüyorum.”
Gelen cevaba gelll eyy ahaliiii: “gelince#babanda#sana#film#cekecek#vurdulu#kırdılı#”
Sinemada koca salonda anıra anıra güldüm deli gibi. Ay bu kadın beni gülmekten öldürecek Allah'ım yaa…
Sonrasında annemin telefona adapte olmasıyla azcık rahatladık derken, yazdığı mesajlar gayet kısa ve net olmaya başladı: “EVE#GEL”
Ve ben bir süre annemi telefonumda EVEGEL diye kaydettim! Nasılsa her aradığında aynı şeyi söylüyordu. İnsan aradığında bir selamlama cümlesi olur dimi; nasılsın yavrum falan gibilerinden. Bizimki direkt olaya girip bir de tehdit ediyordu: “EVE GEL BABAN KIZDI!”
Tek cümle abi, tek cümle kuruyo kadın! Ben daha laf söyleyemeden de çaatt diye kapatıyordu telefonu. Bazen de kapatmayı unutuyordu, arkamdan konuştuklarını duyuyordum. Aynen şöyle: (çatt diye kapattıktan yani kapattığını sandıktan sonra babama gaz veriyo) “EVE GEL BABAN KIZIYO DEDİM BAK BENİ YALANCI ÇIKARTMA RİCA EDERİM CANIM!”
Kumpasa gell abi ya! Aklımı çıldıracağım arkadaş! Bozacı ve şıracı mıydı o deyim neydi? Tehdide kılıf uydururken de kibarlıktan ödün vermeyiz recaa ederim!!
Annemin mesajlarını yazmakla bitmez… Silmiyorum onları, hala okudukça çok gülüyorum… İşte bazıları:
Kış günü gönderilen mesajlar:
Annem: “içine#atlet#giy”
Ben: “çıtçıtlı body var anne”
Annem: “yün#fanila#aldıydım#sana#naaptın#onu#body#ne#demek#kızım#”
Ben:”anne tamam yaa akşam gelince gösteririm uufff “
Annem:”oflanmaz#anneye#kırarım#kafanı#”
Arkadaşlarımla denize giderken…
Annem: “Entonezyada#deprem#olmuş#denize#gitmeyin#gidersenizde#yüzmeyin”
Ben: “anne biz oraya çok uzağız ayrıca o Endonezya!”
Annem: “cok#bilmis#ukala”
Ben: “ben de seni çok seviyorum annecim!”
Annem bana ulaşamadığında…
Annem: “telin#niye#kapalı”
Ben: “Kapalı değil anne. Çekmemiştir.”
Annem: “telinin#cekmedıgı#yerde#dolasma”
Ben: “baz istasyonu mu taşıyayım çantamda anne?”
Annem: “bazlamamı#cektı#canın”
NO COMMENT!!!…..
…..
Sevgili minnoşlarım, bu ve benzeri krize sokan mesajları hala almaya devam ediyorum. Allah uzun ömürler versin anacığıma…
Aslı Işıktaş - https://zoimou.wordpress.com