Yazı arşivi
Tacı hatalı kullanmak
28.12.2016 23:12- Kral tacı hatalı kullanınca ne olmuş?
- Bilmem, ne olmuş?
- Taç el değiştirmiş, düşman ülkenin eline geçmiş.
Bir daha de
28.12.2016 23:03- Seni seviyorum
- Bir daha der misin?
- Bir daha.
- Hayır ondan öncekini
- Dokuz.
- Öküz!
İbrahim dayım cep
28.12.2016 22:58Hayatı düzene sokmak
28.12.2016 22:53Okuyacak bi şey
28.12.2016 22:29Bugün biraz dert çalıştım
26.12.2016 13:00Sondan başladım sorunları çözememeye..
Bir türlü sevemedim şu matematiği.
Çarpanlarına ayırdım sevdamı.
Tutmuyor eşitliğin iki tarafı.
Bilineni bil yeter bilinmeyenden bana ne..
Ayrılmak için bir araya geliyor cümlemizin cümlesi..
Olmaması gerektiği gibi oluyor herşey.
Dur bi dakka, Şey de ayrı yazılır HerŞey'de.
Seviyorum edebiyat öğretmenimi, ama ondan da ayrıyım..
Sevmek Urfa usulü çiğköftedir tarifimce.
Acı da bir tattır sonuçta, seviyorsa katlanacak..
İlla bir işte yorulmaz insan.
Düşünmek de düşürür düşlemediğin yataklara..
Ve bırakamaz insan sigarayı.
Yakar bi tane alır eline, bırakır düşündüklerini
Gidecek bir yeri olmayanın kendinde kalması yaşam sebebi
Kendinden giderse kalacak yer Zincirlikuyu'da iki metre dikdörtgen yeraltı çarşafı..
Yıl sonu kutlamalarına katılıp yeni yıl kutsuz olsun diyorum.
Kızma birader,
Sanki geçen yıl mübarek olsun dedik de cennet gibi mi yaşadık..
Şu soğuk kış gecelerimizi ısıtacak Milli bir piyango alsam
Dolarla değil, valla TL ile..
Ah! Oldum olası sevemedim sıra beklemeyi
Türklük adeti gereği faturaları son güne bırakışımdan biliyorum..
Aklında olsun, milli piyango illeti alacaksan haberim olsun
Bana da al ordan..
Valla seni görürüm çıkarsa..
Haa, görürüm ama tanır mıyım??
Tanırım bee.. Ne de olsa b/iletimi sen aldın..
Bak şunu öğrendiğim iyi oldu:
Milli demek dini demekmiş Hz. İbrahim'den mütevellit
Laik bir ülkede sübliminati dini meşazlar veriyorlar..
Ne hallere düştük tanrım..
Türkiye layiktir layik kalacak..
Kahrolsun dini piyangoo
Mollalar İran'a , İzabellalar Milan'a..
Pardon, nerde gitmiştim.. Hah!
Nemrut ateşi nasıl İbrahim'i yakmıyorsa bizi de yakmayacaktır umarım..
Bir illet de bana al dostum.
Ya çıkarsa .. Ah, bir çıkarsa.
Herkese benden sınırsız doğalgaz,
Dışımız ısınsın..
Dünyada yanalım cehenneme bırakmayalım..
Sana çıkarsa elhamduNoel..
Bana çıkarsa .. Dur ya..
Neyse
Bana çıkmasın.. Kendimi biliyorum
Soğuğu seviyorum, o yüzden evsizim,
Yok , acımayın hemen Halepli değilim
Bekarım manasında söyledim soğuğu sevişimi..
Zaten hep yanlış anlayışımızdan çıktı halep
Amaan, halep ordaysa Suriyeliler burda
Bulurum bencileyin bir evsiz
Ayrılırım eski sevgisizlimden..
Tamam bi ara vereyim
Bugün çok dert çalıştım,
Çayı hak ettim,
Tanrım benden razı olsun,
İyi ki varım..
Ali Başar
Opportunity kirve
23.12.2016 18:03Lihtenştayn
22.12.2016 20:39Kadın Babet Ayakkabılardaki İnanılmaz Değişim
21.12.2016 14:00
Ayakkabı dünyasında rahatlığı ve şıklığı bir arada bulmak babetler sayesinde mümkün. Birçok bayan ayak ağrılarından kurtulmuştur. Babetler birçok alanda kullanılması nedeniyle hem şık hem de birçok alternatifi bir arada bulunduran modellere sahiptir. Klasik tarzda tasarlanmış kadın Babet modelleri ile iş toplantılarınızda kullanabileceğiniz rahat alternatifler bulabilirken, spor modeller ile de günlük hayatta rahat olmanın tadını çıkarabilirsiniz. Arow , Cudo, Cudo, Hatuny, Logolin, M.P, Polo, Santa&Barbara, Puka Life, Sibel Bebe, Zen City gibi birçok farklı markaya ait kadın babet modellerine kolaylıkla ulaşabilir ve size en yakışanı tercih edebilirsiniz. Yaptığınız alışverişlerde 50 Tl üzeri bedava kargo imkânı bulunmaktadır.
Ayakkabılar her dönemde şıklığı tamamlayan en önemli etkenlerin başında yer almaktadır. Özelikle günümüzde kadın ayakkabı modellerinde farklı markaların şık tasarımlarının bulunduğu seçenekler ile bayanların ayakkabı tutkusu giderek artmaktadır. Her türlü giyim tarzına hitap eden modelleri bir arada bulma imkânı olan ve şıklık yarışında öne geçmenizi sağlayarak size hizmet etmekten mutluluk duyarız. Aklınıza gelecek her tarz ayakkabıyı istediğiniz fiyat aralığında bulmanız ve şıklığınızı tamamlamanız oldukça kolay bir hale gelmektedir. Kadın ayakkabılarında Babet, stiletto, abiye, bot rahat, consual gibi birçok modeli bir arada bulabilirsiniz ve 50 tl üzeri alışverişlerde bedava kargo şansını yakalayabilirsiniz.
Evsele
14.12.2016 23:05
Mutfakta zaman geçirmeyi, yemek yapmayı çok seviyorum. Geleneksel tariflerle birlikte yeni lezzetler de denemek hoşuma gidiyor. Yemek programlarında gördüğüm tatları kendime göre uyarlayışım çoktur.
Ama en çok annemin tariflerini yaparım. Bence bu en zoru! Çünkü ne kadar denesem de annemin yaptığı gibi olmaz. İlla bir şey eksikmiş gibi gelir, aynı tat olmaz.
Ararım hemen annemi, “bunun içine ne koyuyordun” diye sorarım. Hiçbir zaman ölçülü şekilde yemek yapmayan anneme sorulacak en zor sorudur bu, insana cinnet geçirtir yeminle!
- “Şimdi anne buna ne kadar tuz koycaz?”
- “Yaa ne bileyim, ben hiç ölçüyle yapmam ki, hep göz kararı yani…”
Hadi bakalım çık işin içinden çıkabilirsen! Göbeğin çatlar o kararı tutturabilmek için.
Telefonda annemden tarif istemek, en az 2-3 kez dinlemek zorunda kalmaya da yol açar. İlla ki söylemediği bir detay olur. Tencere tavayla havada on parende atsan da annenin yaptığına benzemez yaptığın.
Köfte ya, bildiğin normal köfte işte. Ama annemin yaptığı gibi olmuyor. Her seferinde başka bir şey söylüyor püf nokta olarak. Üşenmedim tek tek not ettim her arayışımda verdiği malzemeleri, hepsi birbirinden farklı. Birinde karbonat var, diğerinde azcık süt, başkasında bilmem ne…
Alabildiği kadar!
Onun kendi usulleriyle ve ufak sırları vardır mutlaka. Bütün ölçüler “azıcık”, “birazcık”, “göz kararı”, “alabildiği kadar”, “bi çimdik” gibidir. Delirtir insanı bu ölçüler, telefonun ucunda kendini çimdiklersin.
Ve illa ki “nebati yağ” terimini kullanır, margarin de olsa tereyağı da olsa. “Nebati yağ mı kaldı anne?” dediğimde de terliği yerim mutlaka.
“Anne aldığı kadar yazıyor burda!”
“Evet işte aldığı kadar.” (anlayamamış olmama şaşırarak)
“Peki ne kadar koyayım?”
“Aldığı kadar dedim ya!!”
“Nasıl anlıycam ben bunun almasının durduğunu, ben koydukça alıyor işte!”
“Gerizekalı mısın kızım sen?”
Yemeği tarif ederken de farklı dil kullanır annem, tariften ziyade bu dili çözmek gerekir önce!
- “Amurlaa biraz yillendirilir” (yufkaları havalandır)
- “Evsele.” (havalandırarak karıştır)
- “Göbek attır” (çorba için fokurdasın demek)
- “Göz göz olsun” (hamur için kabarsın demek)
Ve çoğu zaman da mutfaktayken içine sadist bir ruh kaçtığını düşünmüşümdür.
- “Sarımsakları başlarından ez!”
- “Soğanı öldür!”
- “Patlıcanın karnını deş!”
Yemek mi yapıyoruz yoksa Firedi'nin Kabusu'nda mıyız acaba?
Annemin tarif defteri…
Anneme gittiğim bir gün mutfağı karıştırdım ve tarif defterini buldum. Buzdolabının üstüne saklamış. İlaç mümessilliğimden kalma, bilmem kaç yıl öncesinin promosyon ajandasının üstüne kocaman yazmış “Hüdoşun Defteri” diye.
İlk sayfalarda benim yazdığım notlar var, kıyamamış onları yırtıp atmaya canım yaa… Sonraki sayfalara özenle kendi el yazısıyla yazmış tarifleri. Sayfanın en tepesine de tarif sahibinin adını yazmış, sonunda “hanım” yazanlar muhtemelen bir komşu gününde yeni tanıştığı kişiler olsa gerek. Okudukça koptum gülmekten…
Bediha’nın saç örgülü çöreği
Ayla Hanım’ın gül böreği
Tahire teyzenin kalburabastısı
Samanyolundaki aşçının tarifi
Eminenin görümcesinin kakaolu keki
Oktay ustanın mantısı
Saydım, tam 17 çeşit kek tarifi var! Ama hepsinin sahibesi farklı. Aralarında ne gibi fark olduğunu düşündüm ve en önemlisi de hangisinin daha lezzetli olduğunu. Takdir edersiniz ki tariften hangisinin daha lezzetli olacağı anlaşılmamaktadır!
İlk sayfaları düzgün düzgün yazılmış olmasına rağmen, ilerleyen sayfalarda çalakalem metodu kullanılmış sayın seyirciler!
Sayfaları çevirdikçe vanilya kokusu duydum. Sayfaların arasında bol miktarda takvimden koparılmış, gazeteden yırtılmış tarifler buldum. Kabartma tozu ve vanilya paketleri de arkasında tarif olması sebebiyle, defter arasına özenle yerleştirmiş annem.
İçinden çay lekeli kâğıt peçeteler de çıktı. Günlerde sehpa üstünde peçeteye yazdığı tarifleri deftere geçirmeye üşendiğinden, defterin içine sıkıştırıvermiş peçeteleri.
Yemek tariflerinin arasında, sayfanın bilumum köşelerinde telefon numaraları da mevcuttu. Tarif defteri olmuş sana telefon defteri!
Satır aralarında püf noktalar içeren defterde “fırın sıcak olacak”, “şurup sıcak, baklava sıcak olacak”, “karbonata limon sık” gibi ipuçları ilgili tarifin altına yazılmıştı.
Bu defterin illet getiren yanlarından biri de, hangi sayfasında hangi tarifin yer aldığını bilmek mümkün değil arkadaşım! Tatlılar, tuzlular, yemekler diye ayrı ayrı yazılmamış hiçbir tarif. Tek tek sayfaları aramak zorunda kalırız valla buradan yemek yapacak olsak! Aralara işaret koymamız gerekir yani.
Yemeklerin tarihçesi…
Bu deftere baktığınızda Türk hamur işi tarihinin, Selçuklulardan günümüze kadar olan gelişme sürecini gözleyebilirsiniz. İlk sayfalarda yer alan “haşhaşlı pişi”, “mayasız poğaça”, “kete” tarifleri, sayfa sonlarına doğru “zeytinli kek”,”yaban mersinli muffin”, “keçi peynirli mini tart” gibi modernist ve global tariflere yerini bırakıyor.
Sor bakalım “kaç tanesi yaptın, denedin?” Eminim hiçbirini!
Ben deftere gömülmüşken annem girdi içeri, elimden almaya çalışırken okuduğum tarif çığlık atmama yetti!
- “Ispanaklı kek mi??? Noluyo anneaa ıspanaklı kek yazıyor burda, ne diyo bu yaa!!”
- “Hııı evet, geçen fıstıklı diye yediğiniz var ya kremalı, üç kilo fıstık koydum yiyin dediğim o işte kızım.“
- “Ohaaaa…hmm sodalı tepsi böreği. eee bunun harcına 2 yumurta diyor, e hani sodalı olunca yumurtaya gerek kalmıyordu? Ya yumurta yemiyorum ben yaaa, oofff ağzıma da tadı gelmişti yaa annee beeeee!!!”
Hiç dokunmasaydım keşke! Bütün büyüsü bozuldu o kabarık keklerin, çıtır çıtır böreklerin. Karbonhidrat âlemi hepten yalanmış, kandırmacaymış!
Annemden defteri alamadım ama çaktırmadan sayfaların fotoğrafını çektim. Anı olsun istedim, annemin eli değmiş diye. El yazısının yıllar içinde nasıl da değiştiğini fark ettiğim gün, bir başka gözle baktım o vanilya kokulu deftere…
Aslı Işıktaş - https://zoimou.wordpress.com/